“Tahliye için adli tıp raporuna gerek yok, vicdan ve merhamet yeterlidir”

Murat Çalık’ın bir süredir tutuklu olduğu ve sağlık sorunları yaşadığına dair haberleri hatırlatan Arınç, “Kişilerin kimliklerinden bağımsız olarak, her şeyden önemli olan yaşam hakkıdır” dedi.

“Tutuksuz yargılanma esastır”
Arınç, tutukluluğun istisnai bir tedbir olduğunu hatırlatarak, “Tutuksuz yargılanma esastır. Tutukluluk yerine uygulanabilecek pek çok adli kontrol tedbiri mevcuttur. Sağlıkları ciddi tehlike altında olan tutuklular için yetkili merciler derhal harekete geçmeli, tedaviler hasta yakınlarının gözetiminde sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Adli Tıp Ceberut Davranıyor”
Özellikle hükümlü durumda olan hasta mahkûmların durumuna da değinen Arınç, adli tıp kurumlarının infaz ertelemesi konusunda katı davrandığını vurguladı. “Günde 20 ilaç kullanan, 70 ile 85 yaş arasındaki pek çok hasta mahkûma rapor verilmemiştir. Aralarında vefat edenler de oldu. Adli tıp, rapor konusunda maalesef ceberut davranmaktadır” dedi.

“Yasal düzenleme ya da Cumhurbaşkanı affı”
Arınç, bu sorunun çözümü için yasal bir düzenleme yapılabileceğini, heyet raporlarının esas alınabileceğini ya da bazı hastalıkların infaz ertelemesi için yeterli kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Adli tıbbın rapor vermemesi durumunda ise son çarenin Cumhurbaşkanı’nın af yetkisini kullanması olduğunu dile getirdi.

“Vicdan ve Merhametle Karar Verilmeli”
Açıklamasının sonunda Adalet Bakanı’na ve yargı mensuplarına seslenen Arınç, “Başsavcı, savcı ve hâkimlerin daha adil, vicdanlı ve merhametli davranması gerekmektedir. Özellikle hastalığı ağırlaşan tutukluların tahliyesi ve tedavilerinin ailelerinin yanında sağlanması mümkündür ve geciktirilmemelidir” dedi.

Bülent Arınç’ın bu çıkışı, kamuoyunda hasta tutuklular ve cezaevi koşulları konusunda yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.