FERAGAT VE DİRENİŞ (HASAN ve HÜSEYİN)

Bir şeyler yiyip içebiliyor ve birileriyle muhatap oluyorsak emin olun hepimizin (homo sapienssapiens olan her canlının) yani insanın hem dışsal hem de içsel çatışmaları vardır.

FERAGAT VE DİRENİŞ (HASAN ve HÜSEYİN)

Eğer yaşıyorsak, nefes alıp veriyorsak,

Bir şeyler yiyip içebiliyor ve birileriyle muhatap oluyorsak emin olun hepimizin (homo sapienssapiens olan her canlının) yani insanın hem dışsal hem de içsel çatışmaları vardır.

“Ben ne içsel ne de dışsal çatışma yaşamıyorum.”

“Ben kaygılanmıyorum!”

“Kaygılarımı yendim!”

“Hiçbir endişem yok!” gibi cümleleri kullanan birileri varsa etrafınızda onlara dikkatlice bakmanızı isteyeceğim.

Onlar ya yenibir tür olarak yaratılmış olan ve henüz bizim haklarında herhangi bir bilgimizin olmadığı bir sapiens türü olmalı ya da mezardaki ölüler canlanmıştır.

Durmayın oradan hemen kaçın!

Evet hepimizin içsel çatışmaları vardır, kaygıları vardır, endişeleri vardır.

İnsan olmanın gereği budur ve bu normaldir.

İçsel çatışmalarda ise bazen kazanmak değil, vazgeçmek çok daha büyük bir erdemdir.

Size bugün Hasan’la Hüseyin üzerinden anlatayım bunu.

Peygamberin iki gözbebeği,

İki sultan ama aynı zamanda iki kurban olan Hasan ile Hüseyin örneğinden.

Hasan’ın halifelikten çekilişini hatırlarsınız.

Bu çekiliş bir kayıp değil, çok daha büyük bir yangını söndürmek için kendi hakkından feragat ediştir.

İşte bu feragat, insan ruhunun en olgun hâlidir.

Çünkü insan bazen davasında, duygusunda, hislerinde haklı da olsa ısrar etmez, egosunu geri çeker.

Bilir ki haklılığın zaferi, huzurun kaybına dönüşecekse, aslında yenilgi sayılır.

Hasan bize şunu öğretir;

“Barış için geri çekilmek, kimi zaman savaşmaktan daha cesur bir duruştur.”
Ama hayat sadece vazgeçmekten ibaret değildir ki!

Vazgeçmenin, susmanınerdem olduğu anlar vardır evet ama bilir misiniz bazen de susmak, sessiz kalmak, pasif durmak zulme ortak olmaktır.

Yerine göre değişir bu.

Hüseyin’in Kerbela’daki direnişibunun adıdır işte.

Kişinin değerleri uğruna sınır koyması, benliğini korumak için bedel ödemeyi göze almasıdır.

Çünkü kimliğini ve inancını feda eden, aslında yaşamaya devam etse de içten içe tükenir. Hüseyin bize,“Ölüm bile olsa hakikati savunmak, değersiz bir yaşamı sürdürmekten daha onurludur.” düsturunu, ilkesini öğretir.

Olgun (kamil, kendini gerçekleştirmiş) insanda bu iki vasıf, bu iki değer olmalı ve yeri geldiği zaman yerine göre kullanılmalıdır.
Hasan’ın feragati ile Hüseyin’in direnişi, bize ruhun iki ayrı ihtiyacını hatırlatır, “Esneklik ve sağlamlık.”
Psikolojik esneklik, Hasan’ın feragatinde gizlidir.

Esneklik, hayatın zorluklarına karşı “başka bir yol bulmak mümkün” diyebilmektir.

Haklı olsan bile geri çekilmeyi bilmek, çatışmayı bitirmek için barışı seçmek, kendi doğrunda ısrar etmeden yeni bir yön bulabilmektir.

Danışan, içsel çatışmalarında “haklı çıkma” arzusunu bırakıp huzuru seçtiğinde Hasan’ın yoluna düşer.

Bu, kırılmadan ve kırmadan eğilebilmenin sanatıdır.
Psikolojik sağlamlık ise Hüseyin’in direnişinde saklıdır.

Sağlamlık, zorbalığa boyun eğmemek, değerlerinden vazgeçmemek, düşsen bile yeniden kalkabilmektir.

Kerbela’da yere düşen Hüseyin’in bedeni değildir. Bir diriliş vardır, düşüşlerin ardında.

Aslında doğruluğun, cesaretin ve adaletin yeniden ayağa kalkışına şahit olur dünya. Terapide de kişi, hayatın darbeleri karşısında değerlerini koruduğunda, “yıkılmam” diyebildiğinde, işte o anda Hüseyin’in yolundan yürür.

Bu, kırılmamak ve dimdik kalabilmenin sanatıdır.

Siz ister buna psikolojide resilience (Psikolojik sağlamlık) deyin,

İster “direniş”,

İster “diriliş”,

İster “ ruhun yükselişi”

Ne derseniz deyin bu önemli bir ruhsal güçtür.

Varoluşun ana kaynağıdır.
Ancak, Hasan’ın feragati olmadan ruh katılaşır, bunu unutmayın.

Ve Hüseyin’in direnişi olmadan da ruh silikleşir.

İnsan, ikisini de kalbinde taşıyabildiğinde dengelenir.

Bazen susmak, bazen konuşmak…

Bazen geri çekilmek, bazen ileri atılmak.

Bu iki kardeşin hikâyesi, insana, “Esnek ol ki kırılmayasın, sağlam ol ki yok olmayasın.” der.
Kur’an’ın ve tarihî mirasın içinden bugüne uzanan bu iki nefes, bizim içimizde de yaşar.

Evet sevgili okur, kıymetli danışan, hepimizin kalbinde bir Hasan var,

“Huzurun için geri çekil.”

Ve hepimizin kalbinde bir Hüseyin var,

“Onurun için bedel öde.” diye haykıran.

Psikolojik esneklik ile psikolojik sağlamlık, işte bu iki sesin yan yana var olabilmesidir.
Ve insan ruhunun dengesi, bu ikisini aynı kalpte taşımakta gizlidir.

Hasan’ın feragatiyle barışı, huzuru, sakinliği, dinginliği seçmek, Hüseyin’in direnişiyle hakikati savunmak, mücadele etmek.
Vesselam.