“Slow Dentistry ekolünde dört temel prensip buluyor. Bu prensiplerden ilki “sterilizasyon” yani hastalarımızı tamamen steril, güvenli bir alanda tedavi edebilmek. İkinci prensip “İlk Muayene”. İlk muayenemizi hastayı detaylı bir şekilde anlayabileceğimiz bir süre içerisinde tutmaya çalışıyoruz. Buradaki amaç hastamızdan doğru bir şekilde sağlık bilgilerini (anamnez) alabilmek. En doğru anamnez ile yapmak istediğimiz şey, hastamızın sadece ağız ve diş dokularını değil, tüm olguları izlemek ve sistematik sağlık durumu hakkında en doğru sonuca ulaşmak. Bu süreçte tanı ve tetkiklerimizi daha sağlam dayanaklara oturtmak ve her hasta özelinde bir tedavi planlaması oluşturmak önceliğimiz oluyor. Üçüncü prensip “Anestezi”. Hastalarımızın tedavi esnasında acı çekmemesi için mümkün olduğunca lokal anestezi yöntemlerinden faydalanıyoruz. Bu yöntemlerden, topikal anestezi dediğimiz (krem yardımıyla uyuşturma) uygulayıp daha sonra iğne anestezilerine geçebiliyoruz. Dördüncü prensip “Rubber-Dam” ise en önem verdiğimiz kısım diyebiliriz. Yapılan birçok diş işlemlerini Rubber-Dam izolasyonu altında yapıyoruz. Ağız içerisinde yaklaşık bin bakteri çeşidi ve bir milyona yakın bakteri var. Yapılan işlemlerde, hem kullanılan materyalin kullanım ömrünü uzatmak, hem de bu materyallerin diş ile uyum içerisinde olmasını sağlamak için tükürükten izole edilmiş bir ortama ihtiyacımız var. Dolayısıyla Rubber-Dam dediğimiz izolasyon örtüsü bizi hem çapraz enfeksiyon riskinden korumakta, hem de hastalar için daha uzun ömürlü bir restorasyon yapmamızı sağlamakta ve aynı zamanda hekimin görüş açısını net bir şekilde arttırmaktadır.”
Slow dentistry ekolü ideali hedefleyen diş hekimlerinin tercih ettiği bir çalışma prensibi olması nedeniyle son yıllarda alanında uzman hekimler tarafından da yaygın olarak kullanılmakta ve bu ekolde yer alan Rubber-Dam kullanımı, Avrupa ve özellikle Amerika'da da sıklıkla karşımıza çıkmaktadır.
Hastaya bütüncül yaklaşım neden önemlidir?
Dt. Nazan Nur ARIK hastalara bütüncül yaklaşımın önemini ise şöyle açıklıyor:
“Günümüze kadar yapılan literatür çalışmaları, ağız ve diş sağlığının genel sağlığımızı, genel sağlığımızın da ağız ve diş sağlığını etkilediğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla hastalarımızın genel sağlık durumunu da göz önünde bulundurmalıyız. Bunun yanı sıra bir hastanın, mevcut diş problemlerini tedavi etmek ile beraber bu problemin ana etkeni nedir, bunu bütüncül bir bakış açısıyla ortaya çıkarmak ve çözüme kavuşturmak için gerekli yönlendirme ve planlamayı hastalarımıza sunmak biz diş hekimlerinin görevleri arasındadır. Benim mesleğimde en önem verdiğim nokta, sadece bir diş tedavisi yapmak değil, hastalarımı sağlıklarına kavuşturmak ve 6 ayda bir yapılacak kontroller ile ağız, diş ve çene sağlığını maksimum düzeyde tutmak diyebilirim.
