Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, '22 Eylül Uluslararası KML Günü' nedeniyle yazılı açıklamada bulundu. Prof. Dr. Altuntaş, KML'nin, kemik iliğinin çok fazla lökosit (akyuvar) üretmesi sonucu ortaya çıkan yavaş seyirli bir kanser türü olduğunu ve erişkin yaş grubunda lösemilerin yüzde 15-20'sini oluşturduğunu belirterek, "Görülme sıklığı yılda 100 binde 2 civarındadır. KML hem çocuklarda hem de erişkinlerde görülmekle birlikte, hastaların çoğunu erişkinler oluşturur. Ortalama görülme yaşı 50 ve üzeridir. Erkeklerde biraz daha sık görülmektedir. KML hastalarında tanı sırasında herhangi bir belirti bulunmayabilir. Başka bir nedenle yapılan muayene, tetkik veya düzenli kontroller sırasında tesadüfen tanı konulabilir. Tam kan sayımında kan lökosit sayısının yüksekliği ile kendini gösterir. KML belirti ve bulguları yavaş gelişme eğilimindedir. Bu nedenle erken dönemde hiçbir şikayete yol açmayabilir" dedi.
'YÜZDE 90'LARIN ÜZERİNDE BAŞARI MÜMKÜN'
KML belirtilerini anlatan Prof. Dr. Altuntaş, "Çabuk yorulma, halsizlik, yorgunluk, rutin günlük aktiviteler sırasında nefes darlığı, soluk cilt, karnın sol üst kısmında ağrıya ve çabuk doymaya yol açan dalak büyümesi, gece terlemeleri, kilo kaybı ve iştahsızlık, hastalığın belirtileri olarak görülüyor. Yeni tedavi seçenekleri ile normal yaşam beklentisine oldukça yakın sonuçlar elde edilebiliyor. KML, tedavisi mümkün bir kanser türüdür. KML'de tedavinin amacı kan hücrelerinin düzeyinin normale dönmesi ve Bcr-Abl kanser geni taşıyan tüm hücrelerin öldürülmesidir. Günümüzde KML'de günlük ağızdan yuttuğumuz haplarla yüzde 90'ların üzerinde başarı mümkündür. Bu nedenle hapların düzenli bir şekilde kullanılması, hastanın tedaviye uyumu çok önemlidir. Kullanılan haplarla başarı yüksek olduğu için artık KML hastalarının çok azına kök hücre nakli yapıyoruz. Günümüzde artık KML hastalığını şeker hastalığı, tansiyon yüksekliği gibi tedavi ediyoruz. Hapımızı yuttuğumuz müddetçe lösemiyi uyutuyoruz" ifadelerini kullandı.
(DHA)
