İmamoğlu, rakibi AK Parti adayı Murat Kurum'un "Seni ancak bakanlığın kantinine köfteci olarak alırlar" sözlerinin sorulması üzerine

"Köfteciyle ilgili bir sorunu var Sayın Kurum'un. Ben, ona, 'Bakan olamazsın demedim, köfteci olamazsın' dedim. Biraz esnaf olmaya dönük de bir davetim oldu. Ama esnaf olmaya da niyeti yok. Olamaz da bu söylemlerine bakılırsa. Esnaflığın ne anlama geldiğini bilmeyen bir insan, insanlarının yüzde 30'a yakın esnaf kökenli bir toplum olan güzel İstanbul'a nasıl hizmet edebilir; varın siz düşünün. Tabii anlayacağını da düşünmüyorum. Belli ki köfteyle, köfteciyle bir zoru var, esnaflıkla bir zoru var. Ama 31 Mart'ta esnafın, köftecilerin zaferi olacak. Muhtemeldir ki 31 Mart'tan sonra her yediği köftede, İstanbul seçimini hatırlayacak. Öyle tahmin ediyorum. Çok kötü sınav verdi. Umarım hayat dersi, ona birazcık esnaflık dersi, şu 31 Mart öncesi yaşadıkları biraz esnaflık dersi verir de esnaf olmanın ağırlığını yaşar ve hisseder." dedi.

"SEÇİMLE İLGİLİ SANA NASIL GÜVENECEK BU MİLLET"

İmamoğlu'na, bakanların Murat Kurum'a oy istemesine ilişkin değerlendirilmesi de soruldu. İmamoğlu, "Dışişleri Bakanı'nı şu anda ilgilendiren günlük mevzulara bakıyorum; devasa sorunları var. İçişleri Bakanı'na bakıyorum. Bir kere her şeyden önce sandık güvenliği sana teslim. Sen, seçime 3 gün, 5 gün kala anons yapıyorsan, propaganda yapıyorsan, seçimle ilgili sana nasıl güvenecek bu millet. Daha 1-1,5 ay öncesine kadar, her gün 2-3 tane operasyon görüntüleri görüyorduk sayfasında. Yani polisimizi kullanarak, çakarlı arabalar, büyük operasyonlar, Hollywood tarzı çekimlerle… Ne oldu? Bir anda her şey bitti mi? Bıçak sırtı gibi böyle 'tak' diye kesildi mi yani? Öyle bir şey olabilir mi? Bu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz siz?" diye cevap verdi.

"İNSANLARIMIZ SON DERECE TEDİRGİN"

Seçim güvenliği hakkında tereddütlerinin olup olmadığı da sorulan Ekrem İmamoğlu,"Türkiye'de, ne yazık ki uzun yıllardır, geriye dönüp baktığımızda, 15-16 seçimdir, sayısını da unuttum ama uzun zamandır seçim güvenliğiyle ilgili, son derece insanlarımız tedirgindir, kaygılıdır. O bakımdan, sandıkta görev alma meselesini en üst seviyeye taşıyıp, onlara demokrasi neferleri, demokrasi kahramanları sıfatını yüklememizdeki temel sebep de bu zaten. Çünkü, böyle büyük bir sorun var. Bu sorun, tabii çağdaş ülkelerde, sandık güvenliğini kendi lehine değil de kamu lehine çözüm bulan ülkelerde konuşulmaz. Ama bizde ne yazık ki seçim, sandıkta kazanılıyor. Aslında sandıktan çıkan oyların sayımı, tasnifi esnasında ya da bir sonraki aşamada yaşanan sorunlar… Bu bağlamda alınması gereken tedbirleri almayıp, ha bire bir zafiyet alanı yaratıp, seçimlerin tartışılmasına fırsat veren iktidar. Ama biz, 2019’da yerel seçimde, iki seçim üst üste bunu İstanbul'da başardık. Şu anda da bunu başaracak güçteyiz. Sandıkta tedbirleri noktasında ama hukukçular ama sandık görevlileri ama müşahitler ama okul sorumluları ama bilişim sorumluları, son derece donanımlı bir şekilde sayısal anlamda da varlar. Fakat İstanbullular, ‘Bir kişi daha fazla niçin olmasın ki’ diyerek İstanbul Gönüllüleri’ni arayabilirler. CHP’nin ilçe ve il başkanlığıyla irtibata geçebilirler ve görev talep edebilirler’ diye çağrılarımı yapıyorum. Sonuçta yine bu seçimde de tedbiri, ne yazık ki kuralları koyanlar değil, halk alacak." diye konuştu. (DHA)