Bir süredir Türkiye’deki siyasi”algı”yı kamuoyu araştırma firmalarının yönettiği söylenebilir.

Hangi parti yüzde kaçlık oy dilimine sahip, halk en çok kimleri Cumhurbaşkanı adayı görmek istiyor, kim aday olursa ne kadar oy alabilir… bu ve benzeri sorulara verilen cevaplar  neredeyse her hafta ama mutlaka her ay farklı şirketler tarafından kamuoyuna açıklanıyor.

Anket firmalarının genel ortalamasına bakarsak iki farklı eğilim görülüyor. Yaz aylarına kadar tablo aşağı yukarı şöyleydi:  Millet İttifakı (CHP-İYİ Parti-DP), Cumhur İttifakı (AK Parti-MHP-BBP)’ni geçmişti. 6’lı Masa’nın diğer bileşenleri (Saadet, Deva ve Gelecek ) partilerini de katınca neredeyse 10 puanlık fark atıyordu. HDP’nin de daha çok muhalefete yakın durduğunu göz önüne alırsak aradaki fark 6’lı Masa lehine açılıyordu. 6’lı Masa kimi aday gösterse kazanabiliyordu. Zaten aday adayları içerisinde şansı en zayıf görülen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kesin aday olacak görüntüsü vermesi de bu tablonun verdiği cesaretten kaynaklanıyordu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın anket ortalamasında oyu yüzde 40’ı aşamıyordu. AK Parti’de yüzde 30’un altını görmeye başlamıştı.

Kabul etmek gerekir ki bu tablo yaz aylarıyla birlikte değişmeye başladı. 6’lı Masa yaz dönemini iyi değerlendiremediği gibi iç tartışmalara boğuldu. İYİ Parti her an ittifakı bozabilecek gibi görülmeye başlandı. Kılıçdaroğlu’nun adaylığının istenmediği algısı güçlendi.  Masa, adayını neden halen açıklamadığı konusunda kamuoyunu bir türlü ikna edemedi. “Bir aday bile bulamadılar, şimdiden iktidar paylaşımına girdiler” eleştirilerine maruz kaldı.

Bu da yetmezmiş gibi iktidar partisinden sosyal konut, TOGG açılışı gibi peş peşe hamleler geldi. Tahıl koridorunun açılması gibi Erdoğan ve Türkiye’nin öne çıktığı aktif dış politika hamleleri de iktidarın yelkenine rüzgâr oldu.

O yüzden son birkaç aydır rüzgârın ters yönden esmeye başladığı ve ibrenin yönünün iktidar lehine değiştiği algısı yüksek. Piyasalardaki krizi, halkın alım gücünün düşmesini savunmakta zorlanan İktidar partisi uzun bir aradan sonra moral motivasyona kavuştu; söylem üstünlüğünü ele geçirdi. Etrafımızda gözlemlediğimiz bu değişim anketlere de yansıdı. AK Parti’nin küskün oyları yeniden geri çevirdiği Erdoğan’ın da oylarının artırdığı açıklanmaya başlandı.  Araştırmalarında sürekli olarak Millet İttifakı’nın öne geçtiğini duyuran kamuoyu şirketleri bile artık Cumhur İttifakı’nın avantajlı hale geldiğini söylemeye başladı.

İktidar partisi yeniden özgüven kazanmış durumda. Bir ara halkın tepkisinden çekinilirken şimdi Türkiye’nin 81 il ve bütün ilçesine bakanları, parti yöneticileri ve milletvekilleriyle gidilmeye başlandı.

Şapkadan tüm tavşanlar da çıkarılmış değil.  Beklentiler büyük: EYT düzenlemesi, işçilere kadro, asgari ücret ile maaşlara yapılacak artışların oy getirisi sağlayacağını kabul etmek gerek. “Yurt dışından gelecek paralar ” ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in jestleri de cabası. Putin’in doğalgaz alacağını ertelemesi ile faturalara yansıyacak indirim zor geçecek kış aylarının belki de en büyük seçim yatırımı olabilir…

Matematik bu işe ne diyor?

2018 yılında 59 milyon seçmenin yüzde 84’ü oy kullandı. Küsuratları dikkate almaz isek; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 26 milyon seçmenin oyunu aldı. Oy oranı yüzde 53.  Cumhur İttifakının toplamından 300 bin oy eksik almıştı. Bu da MHP’nden firelere bağlandı. İki parti birbiriyle daha da bütünleştiği için bu seçimde öyle olma ihtimali zayıf.

2018 yılında Muharrem İnce yüzde 26, Meral Akşener yüzde 12 ve Selahattin Demirtaş ise yüzde 7 oy almıştı. CHP ve İYİ Parti oy toplamı 16 milyon. HDP’nin oyu ise 6 milyona yaklaşıyor.

2023 yılının büyük ihtimalle Mayıs ayında yapılacak seçiminde ise 65 milyon kayıtlı seçmen var. İşin ilginç yanı ilk kez oy kullanacak seçmen sayısındaki artış. 6.5 milyon genç ilk oylarını kullanacak.  Seçmenin yüzde 10’u demek bu. Z Kuşağı olarak tabir edilen genç kitlenin toplam seçmen içindeki oranı ise yüzde 15 civarında tahmin ediliyor. Bir önceki seçimde bu oran yüzde 7 idi.

“bu Pazar seçim olsa” yarışın başa baş gittiğini söylemek mümkün. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan son seçimde kendisini destekleyen AK Parti, MHP ve BBP’nin toplam oylarından daha az oy almıştı ama bu sefer öyle olmayabilir. Erdoğan’ın kazanma ihtimali AK Parti’den daha yüksek.

İşin hesap-kitap kısmına gelirsek…

 Burada AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aleyhine olabilecek 4 parametreye dikkat çekmek istiyorum.

Nüfus verilerine bakınca şunu görüyoruz: 2018 yılından bugüne aşağı yukarı 2 milyon seçmen hayatını kaybetmiş.  “Yaşlı” seçmende en büyük kaybı AK Parti yaşıyor.

İlk kez oy kullanacak 6.5 milyon seçmende ise AK Parti’nin daha az oy alacağı görülüyor.

2018 yılından sonra AK Parti içerisinden Gelecek Partisi ve Deva Partisi ismiyle iki yeni parti kuruldu. AK Parti tabanından bu partilere oy geçişi olmayacağını öne sürmek mümkün mü?

Ve belki de en çok zorlanacağı alan: Ekonomi. Son bir yılda yapılan zamlar, alım gücündeki düşüş, hayat pahalılığı AK Parti’nin en büyük rakibi olarak görülüyor.

Şu anda görünen tablo bu. Yarın ne olur bilemeyiz. İktidarın elinde devlet gücü ve 20 yıldır ülkeyi yöneten, denenmiş, karizmatik bir aday var. En güçlü marka ve kozları şüphesiz Erdoğan’ın liderlik yeteneği ve varlığı.

Yarış şu anda başa baş görünse de 6’lı Masa’nın performansı ve pozisyonu belirleyici olacak. Erdoğan’ın rakibi adaylardan çok Masa’nın kendisi. Masa’da bir kopuş, çözülme olur ise muhalefetin tamamına “geçmiş olsun”. Erdoğan’ın zaferini şimdiden kutlayabilirler.  Masa ‘ortak aday’ etrafında bütünleşir ise aday kim olursa olsun yarışın ortağı olur.  İktidar ve muhalefetin son aylardaki performansı havayı değiştirdi. Bugün itibariyle oy vermeyecek olsa dahi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ipi göğüsleyeceğine inanan insan sayısının daha fazla olduğu görülüyor.  O yüzden Ankara’da şu günlerde en fazla dillendirilen senaryo, “Cumhurbaşkanlığını Erdoğan, Meclis’i muhalefet kazanır” şeklinde.

Siyaset biraz da moral ve rüzgâr meselesi. Bugün böyle yarın nasıl olabilir bilemeyiz. Hep Erdoğan’ın şapkadan hangi tavşanları çıkarabileceği konuşuldu. Çünkü ilk kez seçim riske girmişti. Muhalefet ise ilk kez kazanmaya bu kadar yakındı. Şimdi muhalefetin şapkasında hangi tavşanların olduğunu bekleyeceğiz.

13 Kasım 2022

Ömer Şahin

Gazeteci-Yazar

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.