“Yalan,her zaman kötü niyet değildir bazen sadece utançtan doğar.”
Yetişkin görülmediğinde, belki kalbi kırılmaz ama ıssızlaşır, yalnızlaşır.
Kime yaklaşacağımızı, kime yüz çevireceğimizi, kimden uzaklaşacağımızı çoğu zaman bilincimiz değil, işte bu yumruk büyüklüğündeki et parçası olarak gördüğümüz kalbimiz ve onun hafızası belirler.
Çok eskilerden kalma, ta çocukluğumuzdan beri gelen bir bakış, bir söz, bir küçümseme…
Bazen toparlanmak yeniden yürümek değil, bir süreliğine oturup sessiz, sakin, dingin bir şekilde göğe bakabilmektir.
Bir de kıskançlığın karanlık bir his gibi göründüğü ama aslında kökü sevgide olan yönü vardır.
Ve bazen insan, kurtuluşunu küçük bir fısıltıda, küçük bir notta, küçük bir bakışta, küçük bir selamda bulur.
Zamanın hızına kapılmış sonbahar rüzgarındaki kuru yaprak sürüklenen bugünün insanı için bu iki kelime artık arkaik (eski dönemlere ait) tınlıyor.
Ve hayat imtihandır, hayat sabır, hayat şükür, hayat reddetmek ve hayat kabul etmektir.
Bir çocuğun (Mesela torunun Uzay’ın) gülüşüyle başlar, bir yaşlının (babanın) duasında büyür ve bir yalnızın sabrında olgunlaşır.
İşte o an anlarız, evren bize karşı değilmiş, sadece bizden biraz daha tecrübeliymiş.
Ben de bugün bu şiir üzerinden çok yakinen hepimizin tanıdığı bir meyvenin akla ve kalbe getirdiklerini yazacağım.
Bu bağlantı sizi https://www.daremedya.com dışındaki bir siteye yönlendiriyor.