Bu Gidiş Nereye???... / Hasan Fatih Özsümer Yazdı...

Bu ülkede yaşamak gittikçe zorlaşıyor.

06 Mayıs 2024 Pazartesi 12:23
Bu Gidiş Nereye???... / Hasan Fatih Özsümer Yazdı...

Bu ülkede yaşamak gittikçe zorlaşıyor.
Hem de nereden bakarsanız bakın, öyle ki çeşitli nedenlerle kendi ülkelerinden kaçıp Türkiye’ ye gelen ya da moda tabiri ile sığınan insanlar bile bir an önce Avrupa’ ya kaçmanın yolunu arıyor. 
Hatta bu uğurda ölümü bile göze alıyorlar. Denizin ortasında mahsur kalan veya sahil güvenlik ekiplerince yakalanan,  botların, teknelerin içinde insan yığınlarının hallerini hemen hemen hergün haberlerde seyrediyoruz, peki neden?

Ne ilginçtir ki, Müslüman bir ülkeden kaçan Müslümanlar, Müslüman bir ülkeye sığınıp oradan gayrimüslim bir ülkeye gitmenin peşindeler.  

Hepsi için en büyük hayal ülkeler ise İsveç, Norveç ve Finlandiya  bu ülkelerin nüfusunun yarısından fazlası da bildiğimiz ateistler. 

Ne tuhaf değil mi? Müslüman bir ülkeden kaçan Müslümanlar bir ateist ülkesinde huzur, güven, zenginlik bulacağını ümit edebiliyor.

Tıpkı zamanında Hristiyan zulmünden kaçıp Müslüman Osmanlı’ ya sığınan Yahudiler gibi. Bu sosyolojik davranma şekli, geçmişte Yahudilerin tavrı ile aynı değil mi? 

Sadece ülkemize sığınanlar değil, birçok gencimiz yetişmiş nitelikli meslek sahibi.

 İnsanımız da yurt dışına yaşamak ve çalışmak için gitti ve gidiyor. 

Eskiden TIP Fakültelerinin son 2 sınıfında uzmanlık sınavına hazırlanmak için giden çocuklar, şimdi son 2 sene Almanca kurslarına, İngilizce kurslarına gidiyorlar.

Her şeyi bir kenarıya koyuyorum sadece tek bir tespit yapmak bile durumu sanırım net ifade edecek. 

Bu ülkede yaşayan tüm insanlar artık ehliyet, liyakat ve yetenekleri ile zenginleşebilme umutlarını yitirdiler.

Mashlov’ un ihtiyaçlar piramidini bilirsiniz. 
İlk önce en tabanda güvenlik vardır, sonra barınma sonra karnını doyurma diye yükselir. 

Demek ki bu insanlar hatta ülkemizdeki insanlar için güvenlik, barınma ve karnını doyurma süreçleri yeterince tatmin edici değil. 

Değil ki, hem bu insanlar ve binlerce Türk vatandaşı gayrimüslim ülkelere gitme peşinde. 

Bu ülkenin ve toplumun artık derlenip toparlanması lazım. 

Önce güvenlik yani eşzamanlı olarak adaletin tesis edilmesi yani ülkedeki insanların kendilerini kanunlar önünde eşit ve temel hak ve özgürlükler açısından güvende hissetmeleri lazım.

Sonra barınma yani ülkede yaşayanlar barınma ihtiyaçlarını insanı şartlar ve ortamda makul bir bedel ödeyerek karşılayabilmeli.

Sonra karnını doyurma yani ülkede yaşayan insanların temel insani beslenmelerini sağlıklı olarak kolay ve ucuza temin etmeleri lazım.

Şimdi bunların hangisi veya hangileri ülke geneline baktığımızda sorun değil? Ya da hepimizin ortak sıkıntısı sorunu değil!

Buradan hareketle şunu da soralım; Bu ülkede nüfus artış hızı son dönemin en dip rakamlarına indi. 
Yüzde 1.6 gerçekleşti. 
Oysa ülkenin başta sosyal güvenlik sisteminin ve ordusunun ayakta kalması için, her türlü üretiminin kesintisiz olarak devam edebilmesi için bu rakamın en azından 3.5- 4 arasında olması gerekiyor. 

Yani bu ülkede çok çocuk sahibi olmak bir gelenek bir toplumsal güç ve övünç meselesi iken, bu toplum evlenmemeye ve çoğalmamaya başladı.

Hatta boşanma rakamlarının düzenli olarak artmasında etken bu ilk 3 maddenin tatmin edici seviyede karşılanmaması olabilir mi ?

Güzelim ülke heba ediliyor. 
Hep birlikte heba ediyoruz. 

Üretkenliğini yitirmiş siyaset mekanizmaları, ideallerinden uzak esnaflaşmış siyasetçiler, arpalıkların STK olarak değişen tanımları, yazamayan yazmayan meslek etiklerinden uzaklaşmış gazeteciler, kalbura dönmüş eğitim sistemi, yıllardır sığır ithal eden bir Tarım Politikasızlığı, denetlenmeyen kamu hizmetleri ve maliyesi, her yerde herkeste alabildiğince israf,  rekabetçilikten uzak adeta rantiyecilerin esiri olmuş bir iç ticaret, katma değerli mal üretmekte zorlanan teknoloji üretemeyen bir sanayi, ithalata dayalı ihracat, işini bilen kamu görevlileri, modern belediyecilik kavramından uzaklaştırılmış belediyeler, liyakatin sıfırın altında bir çarpan haline gelmesi, çöken toplumsal ahlak, adeta Emevi dönemine dönüşen bir inanç sistematiği, ülkenin üniversitelerinin bilimselliği teğet bile geçmemesi, hayallerini yurt dışında yaşamak üzerine kuran genç nesil, yurt dışına giden binlerce doktor, hemşire, mühendis, yazılımcı …. Daha yazalım mı ? 

Yukarıda yaptığımız tespiti yineliyoruz. 

Bu ülke en basit tanımıyla insanların, ehliyet, yetenek ve liyakatleri ile zengin olabileceklerine dair umut taşıdığı bir ülke haline evrilmek zorunda hem de acilen …

Göçmenlerin ve sığınmacıların bile kalmak istemediği bir ülke haline geliyoruz hatta geldik…

Herkes artık şu soruyu sormalı kendi kendine… Bu gidiş nereye ???

6 Mayıs 2024
Hasan Fatih Özsümer

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner176