Şımarık Eşeğe, Çüş Demek / Dr. Mahmut Açıl Yazdı...

Vadetmek, peynir ekmek yemek kolaylığında yaptığımız bir eylemdir.

24 Nisan 2024 Çarşamba 10:28
Şımarık Eşeğe, Çüş Demek / Dr. Mahmut Açıl  Yazdı...

Vadetmek, peynir ekmek yemek kolaylığında yaptığımız bir eylemdir.

Düşünmeden, önüne ardına bakmadan, söylediğimiz sözün ne anlama geldiğini bilmeden, bize ne gibi sorumluluklar yüklediğini hesaplamadan, bol keseden verdiğimiz, söylediğimiz, attığımız, tuttuğumuz, yuttuğumuz şey.

İyi de nedir vadetmek?

Vadetmenin sözlükteki anlamı, “Bir şeyleri yapacağına dair konuşmalar yapmak ya da sözler vermektir.”

Bir işi yapacağına dair söz vermek demek, aslında karşı tarafta bir beklenti oluşturmak anlamındadır.

“Bak bunu hiç düşünmemiştim!” diyenleriniz olacaktır.

Evet, vadetmek beklenti oluşturmaktır bir anlamda da!

Fıkıhta ise vaat, kişinin tek taraflı irade beyanı ile gelecekte hukukî sonuçları bulunan bir davranışta veya bir başkası lehine karşılıksız olarak hukukî bir işlemde bulunacağını haber vermesidir.

Allah vadediyor!

Eder tabi! O’nun (c.c) en doğal hakkı. Kâinatta ezelden ebede, bizim aklımızın aldığı almadığı, zihnimizin kavradığı kavrayamadığı her ne varsa, Yüce Allah’ın yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Her şeyi O (c.c) yarattı ve yaratmaya da her an devam ediyor.

“Eğer şükrederseniz ben de nimetimi artırırım; şayet nankörlük yaparsanız, biliniz ki azabım çok şiddetlidir.” (İbrahim, 7) fermanıyla şükredenlere mükâfat vaadinde, küfran-ı nimette bulunanları da cezalandıracağı tehdidinde bulunuyor.

“Elbette o sabredenlere mükafatlarını, yaptıkları işlerin en güzeline göre vereceğiz!” (Nahl, 96) ayetiyle de sadece mükafat vaadinde bulunuyor.

Aldık kabul ettik ve baş tacı yaptık. O vadediyorsa yapacaktır ve yapar.

Peki biz pervasızca neyin vaadinde bulunuyoruz?

Bilmeden neler vadediyoruz neler?

Mesela, dini argümanları vadediyoruz bol bol.

Hem de hiç düşünmeden, ölçmeden, biçmeden, tartmadan!

Genç, yaşlı veya çocuk demeden şehitlik vadediyoruz mesela!

“Sizin çocuğunuz ölmedi!”

Eee, ne oldu?

“Şehit oldu!”

Nerden biliyorsun?

Haşa, Tanrı mısın?

Sen mi dağıtıyorsun şehitlik rütbelerini?

Pazarda mı satılıyor bu apoletler?

Yok öyle bir şey!

Biz bu dünyadaki kıt aklımızla, sonsuzluğun sahibinin neye ne kadar mükafat vereceğini nereden bilebiliriz?

Allah’a, Peygambere ait olan şeyleri, dünya bayisi bizmişiz, kullanım hakkı bizdeymiş gibi dağıtamayız.

“Yok ben dağıtırım arkadaş!” diyorsan, işte bu bir hastalıktır.

Ben de sana “Sen hastasın kardeşim!” derim. “Hem de kafadan hasta!”

“Sen hastasın ve mutlaka tedavi olman gerek!”

Vaat kelimesi ve bu kökten türeyen fiiller ve isimler Kur’ân-ı Kerîm’de sıkça yer alır. En çok da Allah’ın verdiği sözün muhakkak gerçekleşeceği, O’nun dünyada ve ahirette müminlere olan müjdeleri, inanmayanların akıbeti, Peygamberlerin bu içerikte müjde ve tehditleri bağlamında geçer.

Mesela şehitlik Allah’ın kula verdiği bir ikram, bir vaat, onu biz dağıtamayız. Onu Allah verir.

Bizim görevimiz yaşatmaya çalışmaktır.

Ölülerin üzerine basıp yükselmeyelim.

Ölüleri kullanmayalım.

Ah şu bol keseden dağıtılan vaatler!

Siyasi vaatler, dini vaatler,

Adam olmayı kimse vadetmiyor mesela!

Haydi bir vaat de benden.

Yarı deli Hoca’dan!

Size adamlık vadediyorum!

Gelin alın!

Bedava!

Hava gibi, su gibi bedava!

Vadetmek bir hastalık mı?

Yukarıda da dedim ya bence öyle!

Ama tüm vaatler için geçerli değil bu.

Sözünde durmak bir mümin vaadidir mesela.

Önce sözümüzde durabilmeliyiz.

Terzilik yapıyorsun mesela! Aldığın işi ‘yarın bitirip vereceğim’ demek bir vaattir.

Bir gün, iki gün, üç gün... Yok! Teslim etmiyorsun.

Eee, ne oldu?

Müslüman yalan söylemez, Müslüman kandırmaz.

O halde ya vadetme ya da sözünde dur!

Bir de manevi vaatler de var.

Bizde olmayan bir şeyi başkalarına vermek şekliyle onların kurtuluşunu vadediyoruz.

Güven toplamaya çalışıyoruz.

İkna etmek, güven kazanmak için vadediyoruz.

Gücünü bilerek, verebileceğini bilerek, elindekileri bilerek vadedebilirsin ama senin olmayan bir şeyi vadedemezsin.

Hem kendi gücümüzü bilmiyor hem de bir başkasının adına vadediyoruz.

“Türbede kurban kestim, aha kanı! Senin işin kesin olacak!”

“Pirinç okuttum! Senin çocuk inşallah üniversiteyi kazanacak!”

“Yukarı bayırdan ot topluyorum, evvel Allah senin kız üç vakte varmadan doğuracak!”

Affedersiniz de buna denecek şey kocaman bir “Çüüüşşş!” tür.

Bir başkasının gücünü kullanıyoruz. Başkalarının gücüyle başkalarını kandırıyoruz.

Bu, bir türbede yatan bir pir-i fani de olabilir, sıradan bir mezarda yatan herhangi biri de;

Ağzı dualı herhangi bir ihtiyar da olabilir, tertemiz yüzlü bir genç de...

Veya bizim gibi düşünen bir grup, örgüt, cemaat, topluluk... Adına ne derseniz artık!

Unutmayın, okuma yazma oranı arttıkça, eğitim seviyesi yükseldikçe bu vaatlerimiz tutmamaya başlar.

Destek azalır. Müritlerimiz patır patır dökülür, ayrılır bizden.

Başkasının gücüyle vadetmek!

Bizde bir nane yoktur ama aidiyetimiz olan gruba güveniriz.

“Ben ki!” diye başlayan cümleler kurabiliriz.  Ben şunu yaparım, ben bunu yaparım.

Ben yapamam kardeşim. Ya da ben dövemem o adamı, ben ancak aidiyet kurduğum gruba yaptırabilirim bunları. İşte bu başkasının gücüyle hareket etmektir.

Başkasının gücüyle vaat, ene’yi kabartır, gururu, kibri artırır, firavunlaştırır.

Unutmadan söyleyeyim, bizde çok rağbet gören bir de Cennet vaatleri var.

Hatta milli mesleğimiz olan “Cennet-Cehennem Emlakçıları” var her yerde.

Adam Cennetten arsa satar, Cehennemden azat eder kendi başına.

Haşa, Allah’a sorma ihtiyacı hissetmez. Hoş, böyle bir şey zaten yok ve olamaz; 

Zira Cennet de Cehennem de Allah’a ait.

“Korkmayın! Tasalanmayın, size vaat olunan Cennet’le sevinin!” vaadi Allah’ındır.

Fakat bizim emlakçı köyünden satar gibi Cennetten arsa satar.

Allah’ın vaatlerini, ikramlarını, lütuflarını kendi cebinden harcıyor gibi harcar.

Bir de Cennete gidecekleri sınıflandıranlar var.

Kendinden olanların, kendi grubundan olanların direk cennete gideceğini söyleyenler var.

Hatta sorgu meleklerinin soru bile sormayacaklarını söylerler.

“İnşallah şunlarla oturanlar, oturup kalkanlar…” diye başlayan Hadisi okurlar.

Ama kardeşim orası senin babanın tarlası değil. O okuduğun şey Hadis-i şerif ve orada söylenen şeyin kararını Allah verecek.

Falan beldede bir mehdi çıkıyor ve Cennetten arsa dağıtıyor, kimsenin haberi yok.

Allah şöyle yapar böyle yapar!.. Tamam da onu Allah yapar senin emrinle değil ki!

“Eğer şükrederseniz ben de nimetimi artırırım; şayet nankörlük yaparsanız, biliniz ki azabım çok şiddetlidir.” fermanıyla şükredenlere mükâfat vaadinde, küfran-ı nimette bulunanları da cezalandıracağı tehdidinde bulunur Allah.

Vaatler işlerin hızlanmasına sebep olur.

Terziyim ve elbiseyi iki günde dikeceğim dersem kaba saba bir şey yaparım. İnce işçiliği yetiştiremeyeceğim demektir bu.

Vaat hızlandırır ve acele ettirir ve hata yaptırır.

Unutmayın kâinatın idaresi bizde değil. Her şey elimizdeyken bile bir aksilik çıkıp sözümüz yarım kalabiliyor. Yemek iki saate hazır diyoruz ama elektrik kesiliyor ve fırın çalışmıyor, tüp bitiyor ya da yemeği yakıyoruz.

Bir de hiçbir şey elinizde değilken yapılan vaatler var.

Merak etme arkadaş, üç güne yağmur yağar.

Nereden biliyorsun. İsrafil misin, Mikail mi?

Hoş, Allah bildirmezse o koca koca melekler dahi bilemezler.

Vaat sürattir. Sürat tehlikelidir.

“Bir Allah dostunu bir dakika görene 190 yıl nafile ibadet sevabı verilir!” dedi geçenlerde bir akl-ı evvel!

Koca bir “Çüşşş!” den başka bir şeyi hak etmiyorsun be adam kusura bakma.

Allaha ait şeyleri pervasızca vadedenler için;

Haydi hep beraber söyleyelim.

Son sesle, koro halinde! Rahmetli Barış Manço gibi:

Haydi kızlar!

“Çüüşşşş!

Haydi erkekler!

“Çüüşşşş!”

Hep beraber!

“Çüüşşş!”

24 Nisan 2024

Dr. Mahmut Açıl

Son Güncelleme: 24.04.2024 10:32
Anahtar Kelimeler:
Mahmut Açıl
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner176