Uzun süre yurt dışında para aradık. Şu ya da bu sebeplerle değil öncelikle "Dış Politika" da izlediğimiz yollardan dolayı para bulamadık.

Uzun süre yurt dışında para aradık.
Şu yada bu sebeplerle değil öncelikle Dış Politikada izlediğimiz yollardan dolayı para bulamadık.

İlk önce KKM icat ederek döviz artmasın diye hamle yaptık. 
Başladığımızda 18 TL olan USD, KKM bittiğinde 32 TL idi. 

O zor zamanda bu yapılmasaydı eğer devalüasyon kaçınılmaz olacaktı. 
Kur 60 TL'yi rahat görecekti. 

Seçim üzeri bu riski almak yerine zarar göze alındı ve KKM hazine maliyeti 800 Milyar TL gibi astronomik bir meblağa ulaştı.

Enflasyon patladı hayat zorlaştı piyasadan para çekildi, krediler kapandı.

Seçimler kazanıldı...

Sonra yine para aradık yine bulamadık yine gerekçeler aynı idi.
Bulamadığımız parayı faizle çekmeye başladık. 
Moda tabir ile carry trade ile. 

Bu nasıl çalışıyor derseniz,
Öncelikle yabancıya kurun en az 3-4 ay yükselmeyeceğinin garantisi kapalı kapılar ardında verildi.

Yabancı geliyor 1 Milyon USD Merkez Bankasında bozup parayı her hangi bir bankaya faize yatırıyor sonra vadesi dolduğu zaman parasını çekip yeniden USD alıyor. 

Kur sabit kaldığı için Faiz oranınca dövizini katlamış oluyor yabancı.  Bize kredi olarak aynı parayı verselerdi böyle bir gelir elde etmeleri imkansız. 

Bunun zararı ne olacak kestirebilen var mı bilemiyorum. 

Ben bu carry trade işini bir nevi ponzi sistemine benzetiyorum, bir yerde illaki patlayacak. 

Şuan MB dolar kasaları taşarcasına dolu. 

Peki biz bu topladığımız dolarları faiz vadeleri ile aynı  sürede en azından yarısı kadar gelir getirecek işlerde kullanıyor yani topladığımız parayı değerlendiriyor muyuz derseniz hiç sanmam...
Para içeride YİD garanti ödemelerine, SGK açıklarına, bütçe açığa faiz ödemelerine gidiyor. Eğer bu ponzi batağına girmesek bu yazdıklarımın hepsinde ödeyememe durumuna gelmemiz içten bile değildi. 

Bunun olması için bu paranın ihracat geliri getirecek katma değerli sektörlere aktarılması lazım ki para çalışsın. 
Peki bu yapılıyor mu derseniz bu da Hayır...

Bu arada kurun sabit kalması enflasyonist ortamda sürekli artan girdi maliyetlerinden dolayı mal ve hizmet edenleri çok zor bir duruma sokmaya başladı. Olmayan ama olmaya çabalayan Rekabet gücümüz her gün azalıyor dünya pazarlarında. 

Bakın Demirören 6 yıl Ziraat Bankasına Kredisini ödemiyor sonra nakit değil mal olarak veriyor sonra kalkıp Balkanlarda yenilenebilir enerji yatırımı yapıyor. Peki Ziraat Bankası o malları nakte çevirmek yerine ne yapıyor derseniz işletmeciliğini yine Demirören'e kiraya veriyor. 

Bu ülkede Hazine Maliye Bakanı 600 Milyon Doların böyle adeta paçavra edilmesine ses çıkartmıyor/ çıkartamıyor ama Esnaf Kredilerindeki Hazine Subvansiyonunu bir gecede kaldırıyor. 

Ekonomi üretimle yönetilir. 

Mal ve Hizmet üretimi, teknoloji üretimi ile. Biz ise ekonomimizi sadece sayısal ve finansal olarak yönetmeye çalışıyoruz. 

Ekonomimizi Para Piyasası oyunları ile yönetmeye devam ettiğimiz sürece belki 1 yıl içerisinde hayat hepimize kolaylaşacak ama bu da daha öncekiler gibi yalancı bahardan ibaret olacak. 

Döne döne yine aynı krizleri yaşamaya, aynı lobilerin zenginleşmesine, aynı lobilerin servet katlamasına ve Anadolu Sermayesinin Vatandaşın birikimlerinin 10 yılda bir heba olmasına seyirci kalmaya devam edeceğiz. 

Üretim ve tasarruf yollarını geliştirmek dışında yazılan tüm kurtuluş reçetelerini buruşturup atın...

05 Mayıs 2024
Hasan Fatih Özsümer