Son olarak İsrail'in yeni gözdesi: Demir Işın (Iron Beam). Lazer tabanlı, düşük maliyetli bir savunma vaat eden bu sistem hâlâ test aşamasında.
Uzun yıllardır İsrail’in kamuoyuna ve dünyaya sunduğu bir algı var: "Güvenlikte kusursuzluk." Öyle ki, “Dünyanın en güvenli ülkesi” söylemi, sadece bir devletin değil, küresel bir sistemin pazarlama diline dönüşmüş durumda. Bu söylemin en önemli yapıtaşlarından biri ise: Demir Kubbe.
Ancak “Demir Kubbe”, sanıldığı gibi her şeyi engelleyen, ülkeyi zırh gibi kuşatan bir sistem değil. Aslında, İsrail’in çok katmanlı hava savunma yapısının yalnızca en alt basamağı. Yani, kısa menzilli tehditlere karşı etkili bir araç. Menzili ise sadece 4 ila 70 kilometre arasında. İsrail’in göğsünü gere gere savunduğu bu sistem, esasen yakın çevreden gelebilecek roket ve havan saldırılarına karşı bir önlemden öteye gitmiyor.
Peki ya daha uzak tehditler? Bu noktada devreye Arrow (Ok) sistemleri giriyor. Atmosfer içi ve dışı balistik tehditlere karşı geliştirilen bu sistem, özellikle İran gibi devletlerin uzun menzilli füzelerine karşı konumlandırılmış durumda. Davut’un Sapanı ise orta menzilli füzelere, seyir füzelerine ve uçaklara karşı savunma sağlıyor. Patriot sistemleri ise daha ziyade İHA ve uçak gibi tehditleri hedef alıyor. Her bir bataryası milyar dolarlarla ölçülen bu sistemlerin füzeleri ise milyonlarca dolarlık birer harcama demek.
Son olarak İsrail'in yeni gözdesi: Demir Işın (Iron Beam). Lazer tabanlı, düşük maliyetli bir savunma vaat eden bu sistem hâlâ test aşamasında.
Ancak ne Demir Kubbe, ne Arrow, ne Patriot, ne de diğerleri… Hiçbiri geçtiğimiz aylarda İran’ın başlattığı kapsamlı füze saldırılarının tamamını engelleyemedi. İsrail, kendi kamuoyuna ve dünyaya "yenilmez" gösterildiği bir zamanda dahi, bu saldırılar karşısında zor anlar yaşadı. Bu da gösteriyor ki, asıl çöküş savunma hatlarında değil, algı duvarlarında yaşandı.
Zira İsrail’in savunma sistemleri ne kadar sofistike olursa olsun, insanlık dışı uygulamalarla elde edilen “güvenlik” sürdürülebilir değildir. Filistin halkına karşı uygulanan ablukalar, soykırıma varan saldırılar ve yıllardır süren işgal politikaları, İsrail’in güvenlik kaygılarını derinleştirmiştir. Çünkü zulümle abat olunmaz. Hiçbir teknoloji, bir halkın ahını silemez.
Bugün karşımızda olan tablo, sadece bir teknolojik başarısızlık değil; ahlaki bir çöküşün yansımasıdır. İsrail'in en büyük zafiyeti, savunma sistemlerinin sınırlarında değil, adalet anlayışının yokluğunda saklıdır. Her kubbe, her radar, her lazer ancak insanlığa hizmet ettiğinde anlam kazanır. Aksi halde, "güvenlik" denilen şey, sadece kibirli bir rüya olur ve bir gün o rüyadan acı içinde uyanılır.
17 Haziran 2025
Şeyda GÖKTEN