Zulmün kirli namlusu, insanları öldürmekle yetinmiyor artık. Ekmek kuyruğundaki çocukları vurdukları yetmezmiş gibi, şimdi de un taşıyan bir atı infaz ettiler.
Bir at… Sırtında un çuvalları, açlığa mahkûm edilen Filistin halkına umut taşıyordu. Ne suçu vardı? Ne silahı vardı ne de bir düşmana karşı kini… Sadece yürüyordu. Aç çocuklara ekmek götürüyordu. Ve işgalciler, gözlerini kırpmadan tetiğe bastılar. Kurşunların hedefi bu kez masum bir at oldu.
Zulmün kirli namlusu, insanları öldürmekle yetinmiyor artık. Ekmek kuyruğundaki çocukları vurdukları yetmezmiş gibi, şimdi de un taşıyan bir atı infaz ettiler. Bu, savaş bile değil! Bu, akılla, vicdanla, insanlıkla izah edilemez! Bir milletin boğazına geçirilen açlık prangasına bile tahammül edemediler. Ekmeğe uzanan elleri hedef almak yetmedi, ekmeği taşıyan ayakları da vurdular.
Ama bilmezler ki at, sadece bir hayvan değildir. At, tarihin asil yol arkadaşıdır. Zafere taşır, ihaneti affetmez, sadakatiyle anılır. Türk kültüründe “At, murattır” denir. Uğur sayılır, şans getirdiğine inanılır. İşte şimdi o uğurun kanlar içinde yığıldığı bir coğrafyada, insanlık onuru da can çekişiyor.
Un taşıyan bir atı öldürerek neyi başardınız? Sizi tehdit eden neydi? Atın asaleti mi korkuttu sizi? Yoksa bir halkın direnme gücünü temsil eden her şeyden mi nefret ediyorsunuz?
Ama bilin ki zulmün gölgesi uzun olsa da, adaletin güneşi mutlaka doğar. Ve o gün geldiğinde, bu topraklarda yeniden atlar özgürce koşacak. Zulmün tozu, toynakların altında ezilecek!
Filistin, yalnız değil. Mazlumlar yalnız değil. Ve asla yenilmeyecekler!
2 Mart 2025
Şeyda GÖKTEN
Gazeteci-Yazar