Hakan Fidan, yalnızca bir Dışişleri Bakanı değil; Türkiye’nin derin devlet aklına sahip, küresel istihbarat dünyasında saygın bir isim.
Uluslararası arenada güç, sadece kimlerin masada olduğu ile değil, kimlerin ne kadar etkili olduğu ile de ölçülür. 2 Mart 2025’te Londra’da düzenlenen "Securing Our Future" (Geleceğimizi Güvence Altına Almak) zirvesinde Avrupa’nın en güçlü liderleri bir araya geldi. Ancak Türkiye’yi zirvede Cumhurbaşkanı ya da başbakan değil, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan temsil etti. İlk bakışta bu durum, Türkiye’nin toplantıya verdiği önemi sorgulatan bir detay gibi görülebilir. Ancak, derinlemesine bakıldığında Türkiye’nin diplomatik zekâsını ve stratejik ağırlığını yansıtan bilinçli bir tercih olduğu ortaya çıkıyor.
Bir Bakan, Birçok Devlet Başkanına Denk
Hakan Fidan, yalnızca bir Dışişleri Bakanı değil; Türkiye’nin derin devlet aklına sahip, küresel istihbarat dünyasında saygın bir isim. Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı döneminde sahada edindiği stratejik bakış açısı, onu uluslararası müzakerelerde sıradan bir diplomat olmaktan öteye taşıyor.
Birçok ülke için dışişleri bakanları sadece diplomasi masasında bir temsilcidir. Ancak Türkiye için durum farklıdır. Hakan Fidan, yalnızca bir bakan değil; sahada savaşan, masada strateji kuran ve küresel güç dengelerini okuyan bir akıldır. Onun bulunduğu yerde Türkiye sadece temsil edilmez, oyun kurucu olarak yer alır.
Türkiye, bu toplantıya lider düzeyinde katılmayarak aslında diplomatik kartlarını daha stratejik oynadığını göstermiştir. Birçok devlet başkanının oturduğu masada, Türkiye’nin sadece bir bakanla temsil edilmesine rağmen en güçlü ülkelerden biri olarak algılanması, Türkiye’nin diplomatik ağırlığının bir göstergesidir.
MİT Disiplini Masaya Yansıyor: “Su” Detayı
Fotoğrafa dikkatlice baktığımızda, Hakan Fidan’ın önünde su olmadığını görüyoruz. Diplomatik toplantılarda protokol gereği her liderin önüne su ve içecekler konulur. Ancak Hakan Fidan’ın önünde su olmaması, sadece organizasyonun bir eksikliği değil, Fidan’ın MİT’ten gelen alışkanlıklarını sürdürdüğünün bir göstergesi olabilir.
Gizli servis dünyasında, özellikle üst düzey istihbaratçılar içecek veya yiyecek tüketirken ekstra dikkatli olurlar. Zehirlenme riskine karşı, özellikle kritik toplantılarda dışarıdan sunulan yiyecek ve içecekler tüketilmez. Hakan Fidan’ın, yıllarca MİT’in başında bulunmuş bir istihbaratçı olarak bu refleksi devam ettirdiğini görmek şaşırtıcı değil.
Ayrıca, bu durum Türkiye’nin devlet aklının, istihbarat ve diplomasi arasındaki güçlü bağını da gösteriyor. Türkiye’nin dış politikasını yöneten kişi, yalnızca diplomatik nezaketten değil, istihbarat ve güvenlik reflekslerinden de beslenen bir stratejiyle hareket ediyor.
Türkiye Masanın Güçlü Oyuncusu
Bu zirvede Türkiye, sadece bir katılımcı değil, belirleyici bir güç olarak yer aldı. Avrupa’nın liderleri arasında Hakan Fidan’ın masadaki pozisyonu, Türkiye’nin uluslararası diplomasideki ağırlığını gözler önüne serdi. Ülkeler, diplomatik temsiliyetlerini belirlerken, güç dengelerini de gözetirler. Eğer Türkiye, bir dışişleri bakanı ile devlet başkanlarının oturduğu bir masaya oturabiliyorsa, bu Türkiye’nin konumunun ve etkisinin tartışılmaz bir noktada olduğunu gösterir.
Batı’nın önemli zirvelerinde Türkiye artık bir figüran değil, oyun kurucu bir aktördür. Türkiye, hem sahada hem masada güçlü duruşunu korumaya devam ediyor. Hakan Fidan’ın temsil ettiği Türkiye, yalnızca diplomatik bir varlık değil, küresel güç dengelerinin merkezinde yer alan bir stratejik akıldır.
Bu masada sadece liderlerin oturduğunu sananlar yanılıyor. Bazen bir devletin gerçek gücü, kimin lider olarak oturduğuyla değil, kimin stratejiyi belirlediğiyle ölçülür.
5 Mart 2025
Şeyda GÖKTEN